The Intouchables
Güncelleme tarihi: 15 Eki 2020
Orta okul sıralarında okuduğum, Montaigne'nin şu satırları, bugün daha anlamlı:
"Dost ve dostluk dediğimiz, çokluk ruhlarımızın beraber olmasını sağlayan bir rastlantı ya da zorunlulukla edindiğimiz ilintiler, yakınlıklardır. Benim anlattığım dostlukta ruhlar o kadar derinden uyuşmuş, karışmış kaynaşmıştır ki onları birleştiren dikişi silip süpürmüş ve artık bulamaz olmuşlardır. Onu niçin sevdiğimi bana söyletmek isterlerse bunu ancak şöyle anlatabilirim sanıyorum: Çünkü o, o idi; ben de bendim.
Ruhlarımız o kadar sıkı bir birliktelikle yürüdü, birbirini o kadar coşkun bir sevgiyle seyretti ve en gizli yanlarına kadar birbirine öyle açıldılar ki ben onun ruhunu benimki kadar tanımakla kalmıyor, kendimden çok ona güvenecek hale geliyordum."
Nasıl da aşkına adanmış gibi cümleler, değil mi? Sizce bütün süslü cümleleri, aşk mı hakkeder? Peki, tüm dostluklar karşılıklı mıdır? Aşıklar sanatta oldukça cömertken, neden dostlar hak ettiklerini alamıyor?
Çok olan arkadaştır hayatta, dostluk az kişiliktir (Hangi şairin dizelerini katlettiğimi anımsayamadım bir türlü, google da hafızam da yardımcı olmadı. Güncelleme, Ataol Behramoğlu-Aşk İki Kişiliktir). Yalnızlaşan toplumun, her şefkat zerresini sunan bireyi, dostlaştırması veya aşklaştırması maalesef yükselen bir ivmeyle devam ediyor. Bu yanılgı daha çok kırılmamıza, hayal kırıklığına uğramamıza, güvenimizi kaybetmemize sebep oluyor. Oysaki ne kadar da güzeldir, insanın kendini bir insanda var olduğunu hissetmesi, bir bütün olabilmesi, "dikişler"in yok olabilmesi... Acınla barışabilmen için değnek, günahını fark etmen için ayna, kendini affedebilmen için şefkatin olabilecek bir insanı hayatına alabilmek nasıl da besler bir ömrü... İyi ki varsınız, sevgili dostlarım; bir eldeki parmaklar kadarsınız.
The Intouchables-Can Dostum (2011), gerçek hayat hikayesinden uyarlanan bir film. Fransız yapımı ve girizgahımdan anlayacağınız üzere dostluk hakkında. Aristokrat Philippe, paragliding yaparken geçirdiği kaza sonucu, elleri ve kolları felçli kalmış, tekerlekli sandalyeye mahkum olmuştur. Sadece evrak imzalatmaya gelip, bakıcı olarak işe alınan Driss ile gelişen muhteşem ilişkiyi işliyor. Komediye daha yakın bir dram, biyografi diyebiliriz türü için. Süresi yaklaşık 2 saat. IMDB en iyi filmler listesinde şu an 45. sırada. Her izlediğimde içime huzur salan bu filmi umarım siz de beğenirsiniz.
Not 1: Sol fotoğraf karakterlerin, reel hayattaki görüntüleri. Sağ fotoğraf, filmin afişi.
Not 2: Prime'daki The Upside (2019) isimli film de sanırım bu filmin Amerikan uyarlaması. İzleyenler varsa el etsin😊